Ahlak tartismasi, insanin iyi ya da kötüyü vahiyden bagimsiz olarak bilip bilemeyeceginin ötesine gecen ve icinde insanca yasanan tarihsel-toplumsal sartlari var etmeyeadil bir toplum yaratmaya yönelen bir agirliga sahiptir. Insani diger varliklardan ayiran en temel niteligi ahlak olarak tanimlayan insanin hala ahlakli bir dünya kuramamasi hem bir ironi hem de bir trajedidir. Ister vahiyle bildirilsin isterse insan sezgisel olarak bilsin, iyi ya da kötünün bilgisinin tek basina ahlak bir dünya kurmaya yetmedigi, kötülügün siradanlastigi bir dünyada insanin fail olarak kendisi iyi olmadan iyiyi biliyor olmasinin iyiligi hakim kilmak icin yeterli olmadigi aciktir. Bu durumda mesele iyi ya da kötüyü bilmenin ötesine gecmekte, iyi ya da kötüyü bilmenin neyi gerektirdigi meselesine evrilmektedir.