Ne annem istemis evlenmeyi ne babam. Bombos, sessiz ve kapkaranlik gececek koca bir ömrü kim ister... Zaten dogurmayi da hic istememis annem, benden kurtulmanin yolunu aramis durmus. Sonunda, hem de alti ayin sonunda kendini mutfak tezgahindan atmis. Ama ne beni atabilmis icinden ne de sikintisini. Daha kötüsü olmus, bir fena olmus, cok kanamasi olmus, Allahin sopasi yok ki olmus, bende ariza olmus.
Eski bir Istanbul mahallesinde kücük bir bakkal dükkani, her gününü bitsin diye geciren otuz yedi yasinda ufacik bir adam, parca parca olmus kocaman bir kalp Gölgesine bile katlanamayan, ömrünü ayaklari geri geri giderek harcayan birinin aski nereye sigar Benligine tahammülü olmayanin hayata tahammülü olur mu
Özge Aydin Özcan, yazdigi ilk romani Ufak Tefek Bir Ask Hikayesinde, gönülsüzce yasanan hayatlari, rengi akitilmis solgun ruhlari, hoyratligi, ilkelligi ve zorbaligiyla insani merkeze aliyor. Kendine has üslubu ve bakis acisiyla, tüm ciplakligiyla